Taşkışla’nın bize yaptıkları…

•March 9, 2009 • Leave a Comment
    fotoğraflar: Emel Sönmezay
    atölye: Mekanlar İçin Giysiler

•March 7, 2009 • Leave a Comment

free counters

The Indonesian Mimic Octopus

•March 7, 2009 • Leave a Comment

 

Bir anda istediği pek çok deniz canlısına dönüşebilen bu garip ahtapot, yüzyıllarca kendisini bir başka canlı gibi göstermiş. İlk bakışta ne olduğunu anlamak çok zor. Bilim adamları zaten bu yüzden 1998’e kadar varlığından haberdar olunmadığını savunuyorlar. 1998’de Güneydoğu Asya açıklarında resmen keşfedildiği kayıtlara geçtiğinde “Mimic Octopus” ya da “taklitci ahtapot” olarak adlandırıldı. “Taklitçi ahtapot”, tehlike anında, duruma göre yılan balığına, yassı balığa, aslanbalığına, deniz yıldızına, dev yengeçe, vatoza, denizanasına dönüşebiliyor. Sadece görüntüsü değil, hareketleri de onları taklit ediyor. Bir voleybol topu büyüklüğündeki ahtapot kolaylıkla bir kola kutusuna girebiliyor. Bu müthiş yeteneği onu, gezegenin en ilginç canlılarından biri yapıyor.

http://www.ilginchaber.com

Christo ve Jeanne-Claude

•March 7, 2009 • Leave a Comment

Christo ve Jeanne-Claude

Jeanne-Claude ve Christo, landart sanatçıları. Farklı yerlerde yaptıkları kaplamalar ve paketlemelerle ünlü oldular ama yaptıkları işin aslı “paketleme”  olarak anlatılamaz. Yaptıkları herşey eskiden yapılmış eserlerin tam aksine geçici ve tamamen geri dönüştürülebilir. Hatta onların işinin anlamı, projenin kaldırılmasından sonra ortaya çıkıyor. Yaptıkları kaplamalar, birçok farklı renk ve doku arasında kaybolan detayları ortaya çıkarıyor ve kaldırıldığında önceki haline dönmesine rağmen insanlar için daha dikkat çekici bir hal alıyor. Çift, yaptıklarını mekanları ödünç alıp keşifler yapmak olarak tanımlıyor ve kalıcı bir eser bulundurmuyor. Böylelikle unutulmamak için anıtlar yapmak ve kalıcı işleri olması gerekmediğini kanıtlıyorlar.

running fenceRunning Fenceislandsvalley curtainwrapped coast

İlginç Gerçekler

•March 7, 2009 • 4 Comments

Ördek

– Ördeğin sesi yankı yapmaz.
– Üzüm mikrodalga fırında patlar.
– İnsan yılda en az bin 460 rüya görür.
– İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.
– Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.
– Dünyada insanlardan daha çok tavuk var.
– İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.
– Türkiye’de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var.
– Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar.
– Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar.
– Dünyada bir yılda gerçek paradan daha fazla Monopol parası basılıyor.
– Eksi 90 derecede nefesimiz, havanın ortasında donar ve düşer.
– Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder.
– Çin’de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika’dan daha fazladır.
– Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır.
– En uzun boylu insan 1940’da ölen 2.72’lik R.P. Wadlow’du.
– İnsan bir günde 28-33 bin litre hava, 500-700 litre oksijen, 2 kilogram yiyecek tüketir.
– 1994 Dünya Kupası’nda, Bulgaristan futbol takımının 11 oyuncusunun hepsinin isminin sonu “OV” ile bitiyordu.
– Enginar yerken harcanan kalori, enginarın içindeki kaloriden daha fazladır.
– Dünyanın en büyük timsahı 6 metre boyunda, ağırlığı ise 1 tondan fazla.
– Develerin 3 tane kaşı vardır.
– Sıçan, deveden daha uzun bir süre susuz kalabilir.
– Zürafa kulaklarını diliyle temizler.

giraffe-tongue
– Yarasalar bir mağaradan dışarı çıkarken hep sola döner.
– İngiltere’deki bütün kuğular, kraliyet ailesine aittir.
– Baykuş mavi rengini görebilen tek kuştur.
– Dünyada insan başına düşen karınca sayısı 1 milyondur.
– Kediler ultrason seslerini duyarlar.
– Son 4 bin sene içerisinde herhangi yeni hayvan evcilleştirilmemiştir.
– Atlar bir aya kadar ayakta kalabilirler.
– Karıncalar uyumaz.
– Kangurular geri geri yürüyemez.
– Hayvanlar aleminde sadece domuzlar güneşten yanabilir.
– Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur.
– Kirpiler suda batmaz.
– Timsahlar daha derine batabilmek için taş yutarlar.
– Zürafaların ses telleri yoktur.
– Ahtapotun duyguları rengiyle anlaşılır. Beyaz korkuyu, kırmızı ise sakinliği gösterir.
– Bir köpekbalığının avını içine çekme gücü, 12 sanayi tipi elektrik süpürgesinin gücüne eşittir.
– Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.
– Panama’da yaşayan akbaba-arısının çiçeklerle başı hoş değildir, ölülerin etlerini yemekten hoşlanır, sokmak için iğnesi olmayan akbaba-arısı buna karşın çok güçlü çenesiyle insanlarda ve hayvanlarda derin yaralar açabilir.
– Dünyada bir uçağın altından bir otomobilin geçtiği, otomobilin altından trenin geçtiği, trenin altından da bir yelkenlinin geçtiği tek yer ABD’de Massachusetts Eyaleti’ndedir. Yani, havaalanının yanında bir otoyol, otoyolun altında bir demiryolu köprüsü, köprünün altında ise bir su kanalı bulunmaktadır.
– Bir karınca yuvasına günde 2.400 böcek taşır.
– İngilizce’deki Wendy ismi, Peter Pan hikayesinde kullanılmak üzere uydurulmuştur.
– Bebekler dizkapaksız doğarlar, dizkapağı 2-6 yaş arasında gelişir.
– Kanada sözcüğü Kızılderili dillerinden gelir, anlamı ise “Büyük Köy”dür.
– 2. Dünya Savaşı’nda Müttefik Hava Kuvvetleri’nin Berlin’e attıkları ilk bomba, Berlin Hayvanat Bahçesi’ne düşüp, bir fili öldürmüştür.
– Eşekler tarafından çiftelenerek ölenlerin sayısı, uçak kazalarında ölenlerin sayısından fazladır.
– Kedi idrarı fosforludur ve bu yüzden karanlıkta parlar.
– Bir dolunayın görülmediği tek ay, 1865 Şubatıdır.
– Erkeklere yıldırım çarpma oranı, kadınlara göre 6 kat daha fazladır.
– 17 Şubat 1935’te İstanbul’da kartopu oynamak yasaklandı.
– Her iki taraf da kan bağışında bulunursa, Paraguay’da düello yapmak yasaldır.
– Sihirli sözcük ‘Abrakadabra’ ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylenmişti.
– Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı.
– Bilardo topu, sıkıştırılmış kağıttan yapılır.
– Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı.
– Kadınlar, erkeklerden iki kat daha fazla göz kırpar.
– Bir okyanusun en derin yerinde, demir bir topun dibe çökmesi bir saatten uzun sürer.
– Bugüne kadar kaydedilmiş en büyük dalga, 1971 yılında Japonya’nın Ishigaki Adası’nda 85 metre yüksekliğine ulaşmıştır.
– Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.

Herşey Bizle İlgili Değil

•March 7, 2009 • Leave a Comment

2066462392_50ff3517b81

Hepimiz şikayetiçiyiz sürekli, İstiklal’de yürüyemiyorum insanlar omuz atıyor, insanlar düşüncesiz… Dolmuşlar kalabalık, kız başıma çıkamıyorum herkes bana bakıyor facebooktan tanımadığım insanlar mesaj atıyor… Bize kalsa herkes saldırgan herkes sadece bizle ilgileniyor.

O kadar basit değil herşey, bu kadar ben merkezci olmamak gerek. Tabii ki var düşündüğümüz gibi insanlar ama herkesi aynı kefeye koymak da yanlış oluyor çoğu zaman. Geçen hafta arkadaşımın dikkatsizlliğiyle öğrendim belki de hepsini; arkadaşım İstiklal’den eve dönünce fotoğraf makinasını kaybettiğini farketti ve nerde, nasıl hiçbir fikri yoktu. Neyse yarın gider ararım dedi. Facebook’a girdi akşam çocuğun biri mesaj atmış yine diye sinirlendi. Cevap atmadı ama ilk defa sandığı gibi değilmiş durum; meğer İstiklal’in ortasında düşürmüş makineyi bu çocuk da onubulmuş. İçindeki pafta imajından ismi bulup facebookta aratmış, senin makinan mı diye soracakmış. Hem de çocuk bizimle aynı okuldanmış. Artık şans mı tesadüf mü bilmiyorum ama makine ertesi gün geri geldi.

Demek ki yolda değerli birşey bulan herkes cebe atmazmış, her mesaj atan da sarkıntılık etmezmiş. Ayrıca sahibini bulmak için uğraşan da oluyormuş. Aynı şekilde yolda yürürken çarpışan iki insan da suçu birbirine atıyor ya, herkesin acelesi var, kimse çarpışmaktan zevk almıyor sonuçta. Yani insanların her yaptığını kişisel alarak yaşanmaz bu şehirde; hem kalabalık hem de herkes kendi derdinde.